Dernekten Haberler

15 Temmuz gazisi 1. Sınıf Emniyet Müdürü Turgut Aslan’ın Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atanması hepimizi mutlu etmiştir.

Bilindiği gibi o dönemde Terörle Mücadele Daire Başkanlığı görevinde bulunan Turgut Aslan, 15 Temmuz kalkışmasının gerçekleştiği saatlerde Jandarma karargahına gitmiş ve orada, kalkışmanın tertipçileri tarafından, koruması rahmetli Polis Memuru Hasan Gürhal ile beraber pusuya düşürülerek başından vurulmuştu. Hain infaz teşebbüsünde Hasan Gürhal şehit düşerken Turgut Aslan ağır yaralanmış ve uzun bir tedavi süreci sonrasında tekrar hayata dönmüştü.

Olayın cereyan şekli, darbe teşebbüsüne soyunan güruhun ne denli gözü dönmüş olduğunun bir göstergesi olduğu gibi, gazi kardeşimiz Turgut Aslan’ın bu olayda aldığı risk ve taşıdığı cesaretin de bir göstergesi olmuştur. 15 Temmuz tertipçileri, silah arkadaşlığı yaptıkları birini acımasızca ve her türlü ahlaki ilkeden yoksun bir kafa yapısı ile pusuya düşürerek infaz edecek tıynette adamlar olduklarını gösterdiler. Ancak Turgut Aslan kardeşimiz, o gece görevde bulunan yüzlerce emniyet yöneticisi diğer arkadaşımız gibi, bu işin eğitimini almış ve özümsemiş, devlet terbiyesine ve devlet aklına sahip, polis kişiliği oturmuş bir meslektaşımızdı. Öyle bir durumda neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair karar vermek, doğru reflekslere sahip olmak ve muhtelif hareket seçeneklerinden isabetli olanı bulup çıkarmak için çok fazla düşünmesine gerek yoktu. O dönem polisinin bu niteliği, devletin bir badireyi atlatmasında önemli rol oynamıştır.

Özellikle 15 Temmuz gibi kriz zamanlarında devletin bu tür insanlara olan ihtiyacı tam resmiyle ortaya çıkar. Çünkü normal zamanlarda farklı yetenekler sergileyerek, kendinizi olduğunuzdan başka türlü göstererek bir yerlere tutunabilir, bir yerlere gelebilirsiniz. Tarihte de örneklerini gördüğümüz gibi, adı bilinmedik birçok kahraman işlerin zorlaştığı zamanlarda ortaya çıkar, üstlerine düşen görevi yapar ve işler normale döndükten sonra unutulmak üzere sessiz sedasız köşesine çekilir ve ortamı, ağzı daha iyi laf yapan ve kendini pazarlamayı daha iyi bilen ilm-i siyaset ustası elemanlara bırakır.

İşte, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından gerçekleştirilen bu son atama işlemi, bu açıdan bakıldığında bir vefa, bir kadirbilirlik göstergesi olarak değerlendirilmiş ve emeklisiyle, çalışanıyla tüm teşkilat mensuplarını mutlu etmiştir.

Aslında çoğu polis çalışanı, yaptıklarına bir karşılık bekleyerek görevini yapmaz. Onu görevinin gereklerini yapmaya sevk eden şey, içine sindirdiği devlet adamlığı ve kişiliğinin katmanlarına oturttuğu polis terbiyesidir. Bunlar da uzun süren bir aidiyet tecrübesi ile kazanılır. Her devlet, varlığını ve bekasını teslim edeceği bu tür elemanları alır ve yetiştirir. Modern ve başarılı devletler, birer kurumlar devletidirler; asırlık kıdemlere, köklü geleneklere ve iyi yetişmiş profesyonellere sahip kurumlardan oluşan devletlerdir bunlar. Devletin bu niteliği siyaset ve konjonktür üstü bir nitelik gösterir ve siyasetin görevlerinden birisi de kurumların bu niteliğinin devamını sağlamaktır. Zira 15 Temmuz tecrübesinde gösterdiği gibi zorlukların üstesinden gelmek ve normal şartlara dönüşü sağlamak ancak bu nitelikteki kurumlar ve personelle mümkündür. Sonuçta bundan devlet, siyaset, demokrasi ve halk, herkes kazanır.

Sayın Cumhurbaşkanımıza bu kararından dolayı bir kez daha teşekkür ederken, 1981 Polis Koleji, 1985 Polis Akademisi mezunu kardeşimiz Turgut Aslan’ı da tebrik eder, başarılı çalışmalarının devamını dileriz. Bu vesile ile yeni ataması yapılan Emniyet Genel Müdür Yardımcımız ve İl Emniyet Müdürlerimizi de tebrik eder, yeni görevlerinde başarılar dileriz.

 

Yine bu vesileyle polisin yetiştirilmesi ve profesyonellik kazanması konusu üzerinde tekrar düşünüleceğini umut eder, Turgut Aslan ve binlercesini var eden eğitim ve yetişme sistemlerinin ne hale gelmiş olduğuna bir kez daha bakılmasını öneririz. Konu, hafife alınacak bir konu değildir ve uzun vadeli prensipler üzerinden ciddiyetle yaklaşılmayı hak etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu bu atamada gösterilen anlayışın, bu doğrultuda da devam etmesini temenni ediyoruz. Bilindiği gibi Polis Akademisinin 4 yıllık lisans bölümü (Güvenlik Bilimleri Fakültesi) kapatılmış ve her düzeyde polis eğitimi, kısa süreli kurslar şeklinde tekrar düzenlenmiştir. Halbuki emsal teşkilatlar olarak gösterebileceğimiz Silahlı Kuvvetler ve Jandarma’da, Milli Savunma Üniversitesi ve Jandarma-Sahil Güvenlik Akademisi şeklinde, subay yetiştirilmesine yönelik dört yıllık lisans eğitim kurumları muhafaza edilmiştir. Bu ise, bu teşkilatın eğitim kurumlarında yetişen ve hiçbir parti, grup, cemaat vs.ye itibar etmeksizin hizmet vererek emekli olan bizleri ister istemez üzmektedir.

Derneğimiz, Türkiye’de polis eğitiminin Polis Akademisi bünyesinde lisans düzeyinde bir sisteme tekrar dönmesi için gerekli argümanı oluşturmak üzere bazı ön araştırmalar yapmış, dış dünya ve özellikle benzer idare ve güvenlik sistemlerine sahip olduğumuz Avrupa ülkelerindeki uygulamalar da incelenerek bir görüş çerçevesi oluşturmuştur. Bunlar, Derneğimizin yayın organı olan Çağın Polisi Dergisinin müteakip sayılarında on-line olarak ilgilenenlerin istifadesine sunulacaktır. Amacımız, konunun hak ettiği ciddiyetle ele alınmasını sağlamaktır. Aksi takdirde, başka Turgut Aslan’ların yetişmeme ihtimali vardır.

 

Özetle, Sayın Cumhurbaşkanımızın bahse konu atama kararı, içerdiği vefa ve kadirbilirlik duygusu ile bizi de onore etmiş ve aynı doğrultuda, kapatılmış olan eğitim kurumlarımızın da tekrar açılmasına dönük bir anlayışın doğması umudunu doğurmuştur. Yazımızın maksadıyla sınırlı olarak bu temennimizi burada noktalarken, Derneğimizin konu üzerindeki çalışmaları devam edecektir.